TOPRAK
Bunları geçirdi aklından balkonundan bakınırken. Hafif esintinin verdiği ritimle gelen bahçedeki hanımeli kokularıyla dans ediyordu ruhu...Yerdeki kahverengi mucizeye gözü dalıyor, garipliğini sorguluyordu düşündüğü bu bağlantının...Evet başlangıç da onunlaydı, bitiş de...Peki bu kadar bizimleyken nasıl aynı zamanda bu kadar ayrı özellikleri barındırıyordu derininde?
Bir denklem kurdu zihninde, çözümü boş küme olan. Mevsimlerle bağlantılıydı toprak, insanlarla da...Fakat mevsimlerin değişkenliğini alan insanoğlu neden topraktan çok da bir şey almıyordu? Daha da karışmıştı kafası.Kendini düşündü, inişli çıkışlı ruh halini, havanın değişkenliğiyle kıyasladı. Bunu yaparken kıvrımlar oluştu yüzünde,yana kaydı dudağının bir kenarı..Gülümsedi hafifçe ve dalan gözlerini kurtarmak için başını iki yana salladı. O bunları yaparken, şehri ıslatan yağmur da dinmişti, hemen kahvesini ve sandalyesini kapıp iyice yerleşmişti balkonuna. Sonra ıslanan topraktan dolayı beliren küçük böcek ve solucanları farketti. Uzun uzun izledi onları. Yine kendini düşündü. Her ağladığında içindekileri dışarı vurma isteğini düşündü: Yazarak ya da sözlü...Daha geçen gün tekrardan farketmemiş miydi bunu? İşte benzeyen bir özelliği vardı toprağa...Her ıslandığında dışarı bir şeyler vuruyordu o da işte...İçine hapsolanları çıkarma isteği...
Keşke ondan daha çok ve güzel şeyler alsaydık, diye düşündü ve onun sihrine hayran kaldığını farketti. Her ne kadar yaşadığı zaman diliminden uzak özellikler söz konusu olsa da, onun ince ve sahiplenici duruşunu, fedakarlığını alan insanlar da olduğunu hatırlamalı ve onlara haksızlık etmemeliydi. İşte böyle insanların yanıbaşında,evinde de olduğunu düşününce şükretti bir kez daha... İşte bir toprak mucizesi daha,diye yineledi...Bunları aklına düşürüp teşekkür ettirdiği için, aynı zamanda bir kez daha hayran kaldı ona...
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)