28 Aralık 2014 Pazar

İYİ UYKULAR

Sen hiç özledin mi herhangi birini?
Peki ya sana en değer vereni,
Senin için ağlayan senin için güleni,
Kilometrelerce uzaktan seni düşüneni?
Peki sen özledin mi hiç
Sadece herhangi birini,
Biliyor musun o duyguyu?
Peki her sabah seni şefkatle uyandıranı
Bütün gün senin için uğraşanı
Beraberken kavga edip
Ayrıyken yapamadığınızı
Sen, evet sen
Özledin mi?
Ablanı, babanı, anneni
Soğuk gecelerde hayallerine sarılıp uyudun mu?
Yaşın 7,17,77
Ne fark eder?
Gözyaşlarınla ısındın mı?

27 Aralık 2014 Cumartesi

GİZLİ TARİF

  Farklı bir şeyler var içimde, minik izlere gebe koca paragraflar kurduran..Simgesi oluyorsun birden cümlelerimin...Her harfimin şarkısı; senin sesin...Ve durmuyorlar susmadan...
  Kaçmadan gizlenmek istiyorum derinine,orada kalayım...Ve hiç bilinmedik oyunlar kurayım bize dair. Dilediğimizce oynayalım, kurallarımızı biz yazalım..Sürekli bu serüvene dahil olayım istiyorum.Beni çağırıyor işte,senin her serüvenin. İster coşkulu olsun ister sakin; hoşuma gidiyor senle oluşu bile..Defalarca yaşamak istiyorum senle geçen herhangi bir anı..Defalarca başa sarmak istiyorum. Durduramadığımız gibi başa da saramıyoruz zamanı, biliyorum...Ama her gün aynılarını tekrar ediyorum içimde. Ta ki bi dahakine kadar...Ve her yeni geçirdiğimiz zamanı ekliyorum bunların arasına. Her defasında artıyor yani tekrar ettiğim anlar..Mutluluğum oluyor, duygulanışım oluyorsun yeniden.İstemeden ama böyle içten güldüremüyor ve ağlatamıyor kimse. Durup dururken kendimi ansızın bir hayalin içinde bulmama sebep olamıyor. Ve göz kapaklarım kapanınca,yansımasını getirip koyamıyor önüme...
 Sayamadığım onlarca duyguyu yaşıyorum işte..En çok da, yatıştırdığım kimi duygularımı körükleyen her tavrın ve güven veren tarafın sarıyor dört bir yanımı şimdi. Bu yüzden tutuyorum nefesimi; üfleyince geçmesin..Ve kapatıyorum gözlerimi, bu rüya hiç bitmesin...






26 Aralık 2014 Cuma

KURTULUŞUM SESSİZLİK

Bütün türküler bana okunsun bu gece
Çuvaldızlar bana batsın,
Patlasın
İçim
Kilometrelerce sıkıntım
Kuru ağızlı çöl tilkisine kadar ulaşsın.

Ayrılığa kapandı gözler
Kim kaçmak istiyor
Sivri sözcüklere arkasını dönmek…
Durmak kumar ona
Hazır ben de sönükken
Bütün korkaklar çekilsin mahremine
Beni sessizliğe bıraksın.
Ancak diner karnımdaki acı
Bu melankoli kapanır ışıklarla…

25 Aralık 2014 Perşembe

GECESİZ KÖYÜN MASALCISI ~~ (5 / 5 -- Gerçek Son)

   - Bugünün tarihine, sudan çıktığımı gören gözlerinize, yolunuza çıkmamı sağlayan kaderinize yeminler olsun. Kazandınız. Artık özgürsünüz. Benimle gelin.
 - Sen, diye kalakaldı Khafra. Meydana aynayı getiren adam sudan bir şekilde karşısındaydı. Anlamalıydı. Kehanetini eriyen buz misali artık kaybetmişti. Geleceği göremiyordu. Rendinin sesi soluğu kesilmiş bir halde yere düştüğü görüldü.  Paquita, içindeki mutluluğu gizliyordu, "özgürlük" kelimesi onu mıknatıs gibi çekmişti bile.
 - Evet, ben. Siz üçünüz kazandınız. Sizi buradan alacağım. Diğerleri burada kan kusana kadar kalacaklar. Amacı anlamayanlar burada birbirlerini yiyecekler; öfkeleri, kibirleri, aptallıkları onları zehirledi bile.Birbirlerini alt etmek için gece ile gündüzü kovalıyorlar. Hırsları uğruna, burada ellerine geçecek bir şeyleri yok, bunu anlamadılar. Kalan beş kişi bile olsa en üstte olmayı kendilerine hedef yaptılar. Aptallıkları onların içini kurt gibi kemirecek. Saga ve Astarte elleri birbirlerinin boğazında ölecekler. Diğeri üçü ise güç kavgası içinde, amaçsızca, kazananın yanında olmayı seçmeleri yüzünden ve sesleri hiç çıkmadığı için ölecekler. Siz ise bunların hiçbirini görmeyecek ve bilmeyeceksiniz.
 - Fakat, Saga.. Değiştirecekti, her şeyi o değiştirecekti, görmüştüm.
- Saga, evet öyleydi. Fakat o da gücün kibrine kapıldı. Gücünü kötülüğe kullandı, daha sonrasını ise sen de göremedin.  Burası bambaşka olabilirdi. Fakat anlamadılar, Hadi artık! Gitme vakti! Dünyaya yolculuk!

----- o ----

   - İşte burası Dünya! Üçünüzü de farklı zamanlara, farklı insanların yanına gönderiyorum.  Bu insanlarla tanışmayı hak ettiniz. Bugünün tarihine, sudan çıktığımı gören gözlerinize, yolunuza çıkmamı sağlayan kaderinize yeminler olsun.

---- o ----

    Desiderius Erasmus elinde bir resimle evine geliyor ve sessizce çalışma odasına geçiyordu. Resmi masasını üstüne bırakıp uykuya dalıyordu. Yolda bulduğu bu resim şu an tavana bakıyordu. Yan yana üç adamın arkada cehenneme dönmüş bir şehirde kol kola duruşunu görüyordunuz. Birisinin gözleri daha canlıydı. Resmin altında Paguita yazıyordu. Sessizce izliyordu.
   George Orwell'ın elinde kağıt kalem garip bir fantastik-masal yazıyordu. Sahiplerini  kovan hayvanların bir garip üste çıkma mücadelesini anlatıyordu. Kalemi canlı bir insan gibi yazıyor, gördüğünü yazıyormuşcasına rahat rahat akıyordu kalem. Bu kalem daha sonraları olması imkansız bir bilimkurgu yazacaktı. Kesin tarihli bir bilimkurgu. Orwell kalemi çekmecenin en arkasında bulmuştu. Khafra markalı bir kalemdi. Bu markayı ilk defa duymuştu. Önemsemeden yazmaya devam etti.
    Montaigne, atına atlayıp hızla uzaklaştı evinden.  İçinde var olan benliğinin etkisiyle rüzgarı yüzünde hissediyordu. Siyasi çekişmelerden uzaklaşmak istedi, kötülük dolu dış dünyanın bütün işlerini ve ailesini bırakıp uzaklaşıyordu. İçinde hep kendine sakladığı bir dünyası vardı. O dünyayı yöneten de bir dürtü. O dürtü Rendi diye soluk alıyordu. Atının üstünde cümleler kurup şiirler okuyordu.

- EKSİK SON -

---- o ----

  Bu yazar sizden bir şey ister, o da şudur ki; boşverin bu dünyanın getirdiklerini. Bırakalım kalkamadığımız siyasi koltukları, önemsemeyelim parayı  kuş tüyü yatakları, sarayları. Yapmayalım  adice insanları mezara koymaları, ölüleri yarıştırmayı, durduralım ağaçları kesmeyi. Boşverelim iki cümlesi birbirini tutmayanların peşinden gidip kölesi olmayı, daha yüsekte olmak için çabalamaları; boşverelim bu hayatı, bu dünyanın getirdiklerini. Yapmayalım dostlar. Yapanların peşinden gitmeyin dostlar.
  Dergiler okuyalım, kitaplar okuyalım; geçip yolun ortasında şarkı söyleyelim, şarkı söyleyenlere eşlik edelim. Aşık olalım, sevdiğimizi bırakmayalım. Anne babamızı yanımızda hissedelim, imkanımız varken konuşalım. Sohbetler edelim gökyüzü hakkında, bir ağacın yaprak dökmesini konuşalım. Yaşamaktan zevk alalım, mutsuzsak çareler bulalım, küçük mutluluklar her tarafımızı doldursun. İş yerinde sıkıldığımızda cebimizden bir şiir bulup sesli okuyalım, sevdiğimizin resmine bakalım. Ne olalım biliyor musunuz? Hayallerimiz olalım. Hayallerimiz gerçekleşmesin, biz hayal olalım. Siz benim hayal halimi okudunuz dostlar. Ben, bu dünyanın kötülüğü içinde iyi kalmayı başarıp şiirler okumayı, özgürlüğümü kimseye vermemeyi ve insanları okuyup geleceği hep tahmin edip güzel evrenlere yolculuk yapmak istiyorum. Daha başarılı olmak veya üst kademede olmak inanın umrumda değil. Ben içimin Saga ve Astarte'sini öldürdüm. Ben Erasmus'un odasındaki tablodaki resimim, ben Orwell'ın yazdığı kalemim, ben Montaigne'nin benliğini oluşturan dürtüyüm.. Ben Gecesiz Köyün Masalcısıyım..! 

- gerçek son -