30 Mayıs 2015 Cumartesi

VEDA DEĞİL BAŞLANGIÇ: İNAT

Hayatta karşı karşıya kaldığımız olayların sonuçlarını tahmin etmek tabii ki çok zor. Ama yine de insan kendini alamıyor. En sevmediğim cümlelerden birini de tahminim doğru çıkınca söylüyorum ve yine söylemek zorundayım bu saçma ve egoist cümleyi: "yine haklıyım.". Hangi konuda mı veya konularda mı? Ufaktan anlatmaya başlıyorum.
Öncelikle üzülerek söylemem gerekiyor ki, bu yazdığım ve sizin de okuduğunuz son yazım buradaki. Sebebi bir grubun bir bina gibi davranmasıdır. Bir kaç kolon çürükse binanın akıbeti sağlamların sabrına dayalı oluyor. Kusura bakmazsanız, biz de insanız ve çöktük. Şikayetim yok, alınganlığım yok. Tecrübe deyip cebimize koyalım ileride lazım olur ama eklemek lazım şunu da aynı hatayı bir daha yapmam.
Madem ki son yazı, içimde ne var ne yok söylemek istiyorum. Nerden başlasam ki? Öncelikle hayatta bıktığım şeyler var, yapmaktan yorulduğum, yıldığım şeyler var. Başta en sevdiğim spordan bıktım. Futbola olan tüm inancımı kaybettim. Sebebi ise basit pazar ve siyaset malı haline getirilmesi, insanları uyutmak, gündemi meşgul etmek için maşa olarak kullanılmasıdır. Üç beş tane ensesi kalının cebini doldurmak asıl mesele, biz de işte burada ligmiş, heyecanmış kendimizi yoruyoruz. Ben bu saçma oyuna artık dahil olmak istemiyorum, bıktım. Onun dışında, ülkemizde saçma siyasetten, siyasetin koyun gibi güttüğü insanlardan, takım tutar gibi parti tutanlardan, farklı görüşlere saygılı olmayan insanlardan ve bunu değerlendirip toplumu üçe, beşe, ona bölen siyasilerden bıktım. Adaletsizlikten, saçma sistemlerden, yanlış şehirleşmeden, yaşama stresinden bıktım. Okuldan, daha doğrusu mantığını bilmediğim işlemleri yapmaktan, adil verilmeyen notlardan, sürekli çalışıp sonra ne olacak diye sormaktan, gençliğimi çürüten eğitim sisteminden bıktım. Hadi bunları geçtim, bunlar istesem de müdahale edemeyeceğim sorunlar. Bir de küçük ama bir o kadar büyük olan sorunlar var. Hayatıma girip s...p giden insanlardan, yüzüme başka arkamdan başka konuşanlardan, yarı yolda bırakanlardan, sevilmeyi gayet iyi bilip de sevmeyi, dürüst ve objektif olmayanlardan, empati empati deyip de kendi dünyalarını çekip çevirenlerden bıktım. En çok en yakınlarımdan yıldım. Eski, yeni Çağatay derken, kayboldum lan. Ne yapacağımı, başka bir sorun daha eklenirse kabarık deftere ne bok yiyeceğim diye düşünmekten korkar oldum. Sevmekten ve sevilmekten korkar oldum. İnsanların hislerinin belirsizliği yüzünden uzaktan sevmeyi öğrendim, aşka inanmamayı öğrendim. İnandıracak kişi o mu bu mu demekten de yoruldum. Başkalarının akıl vermesinden bıktım. Eyvallah ama az buçuk aklım var çok şükür. Hayat benim karar benim. Hayatımın içine edip gidecek olmalarındansa hiç gelmesinler, yarı yolda bırakacaklarsa hele... Aman aman! Ne arkadaş, ne yar... Kadere inat, yarı yolda bırakanlara inat, kuyumu kazanlara inat savaş.

Neden ben diye soracağım belki yaradana. Ne yaptım diye de ağlayacağım. Ama artık her şeyin daha çok farkındayım, eş, dost, akraba, arkadaş dediklerimin sayesinde; saçma sapan kurulmuş siyasi, sportif, ahlaki ve dini oyunlar sayesinde. En iyisi mi: Siktir et. Gidene yol yakışır, kalan hep ben olacağım.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)