18 Kasım 2014 Salı

BANA BAKMA ÖYLE

Sonunda bitti deyip başımı kaldırdım masadan. Pencereden dışarıya baktım. Hava kararmaya başlamıştı. Zamanın nasıl geçtiğini hiç fark etmedim. Son resmimi tamamlamak için nasıl hevesli olduğum düşünülürse geçen saniyelerin, dakikaların benim için pek bir önemi yoktu. Sonuç olarak üzerinde çok emek verdiğim resmim kusursuz bir şekilde ellerimin arasında duruyordu. Nasıl bir mutluluk duydum anlatamam. Hani sadece mutluluk olsa öyle ya da böyle anlatırım ama buruk mutlulukları anlatmak çok daha zor oluyor. Karşımda duruyor ve bana bakıyor sanki. Gözlerinin parıltısı anlatıyor bizi. Sadece benim için anlatıyor olsa bile ben usanmadan bakıp bakıp dalıyorum, dinlerken onun gözlerinden unutuyorum yaşadığımı. Fazla dalıp gitmeden koydum bir çerçeveye. Basmıştı bana yine dört duvar. Kalktım masadan dolandım etrafta. Ellerimin kalem rengi boyamış duvarları, sildim saatlerce. Oturdum, ellerimi ovuşturdum bir de. Derimin rengi solmuş, ellerim yıpranmış ama tırnaklarıma dolan kurşun rengi hala canlı. Çerçeveden bana bakan gözlerinle aynı renkte. Anladım ki silsem de seni, içimdesin, derindesin. değil silmek, kazısam bile izin kalacak. Kırmak, yırtmak ve yakmak istedim belki resimlerimi, sana olan resimlerimi. Yapamadım çünkü kalem çizikleri geçen zamanı tutmuyor ya da geriye döndürmüyor. Her bir çizik bir hatıra ya da bir hata asla unutmayan gönlümde. Ne istediğimi bilsem her şeyi unuttururum kendime, ama bilmiyorum ki. Tek istediğimi bildiğim şey çerçeveden bana bakma öyle. 

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)