17:53 -
*** ÜMİT VARLI ***,ben,değişim,insanlık
No comments
ZIMPARA
Çevrem ve ben... kendimi hiç bir yere ait bulamıyorum.
İçtiğim su bana göre değil. Pişirdiğim patlıcan musakka daha çok zeytinyağlı
dolma gibi burda bana. Yenilenmenin değişerek olduğuna inanmıyorum ben. Bence
yenilenme yapışan pasları zımparalamakla olur. Bebek annesinin memesini
zımparaladıkça süte ulaşır. Uzun zaman önce okuduğumuz kitaba tekrar
bakacağımızda, bilgilerimizi tazeleyeceğimizde önce üfleriz. Ya da yeni bi dans
öğreneceğimizde önce kabasını kaparız sonra kendimizi aynada dikkatlce
izledikçe, zımparalarız vücudumuzu. Kesilen bir ağacı kereste yapmışken
zımparayla saza dönüştürürüz. İşte ben de böyle yapmalıyım. Asıl olan gitmek
olmamalı kalabilip yaşadığım şehri yenilemeliyim.
Benim başlangıcım yaşlılar olacak. Yeniliklerin en zor hayata
geçtiği jenerasyondan başlayacağım zımparamı sürtmeye. Çünkü çevremde büyükleri
örnek alan kardeşlerim çok. Ağacın kökünden başlarsam meyvelerim daha çabuk ve
daha güzel olgunlaşır ve ortaya çıkabilecek kısır döngüden de kurtulmuş olurum.
Sadece insanlara sürterek içlerinde kalmış benlikleri çıkarmak istemiyorum.
Nesnelere ve diğer canlılara da dokundurucam ben zımparamı. Bu bi şehirse
sadece insanların değil ki bitkilerin hayvanların hatta arabaların bu şehir. En
çok da betonların.
Herşeye karışıcam bazılarında derin ve uzun süre çalışıcam
bazılarında da daha yüzeysel ama o zımpara herşeye değicek. Beni burdan
uzaklaştıran ya da bana karışmayan ne olursa olsun o demir süzgeçten geçecek,
ben hariç.
Neden yalnızca kendimi zımparalamıyorum ki ben? Düşünmedim
mi sandınız bunu. Tabi ki düşündüm! Cevabı çok basit: Kendimi seviyorum, bencilim.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)