22 Haziran 2014 Pazar

DOSTUMUN HİKAYESİNE İTHAFEN

Yıllar sonra fırtınaya göğüs geren bir akşamda deniz kenarında gördüm seni...Yüzümüze  vuran sert damlalara inat çevirmedin yine bakışlarını.Üzerimden kalbime aktı, orada adını yazdı eskisi gibi bakışlarının buğusu. Hatırlattı yerini usulca. Öyle habersiz ve narin yaptı ki bunu, hiç silinmemişcesine alışkındım bu duyguya. Hep yazılı mıydı gerçekten orada adın? Cevapsızdım...Tıpkı senin gibi. Ama zaten her iz bırakan yazılı değil midir? Sadece zamanla üzeri buharlaşır ve kapanır gibi olur. İmzası olduğu gerçeğini değiştiremez ki...Bu arada, gece fışkırıyordu yine gözlerinden. Yine korkuttu karanlığından beni. İçimdeki yazı,baharı birden kış gecesine sürükledi. Onlar da dışarısı gibi kasvetli oldu birden. Sonra usulca yeniden kaçırdık bakışlarımızı. Açılan her yaranın kapanması zaman alır ama zamanı o almıştı artık.Dün de vardı o yaranın içinde, bugün de, yarın da...Hükmettiği için zamana, bu kadar zordu kapanması. Şimdi tutacak mısın elimden yoksa o karanlıkta tek başıma mı bırakacaksın yine? Çözümsüzlüğün labirentimdi.Her gün defalarca kaybolduğum ve bir o kadar da inatla baştan yola koyulduğum...Söylesene bilmediğin bir yerde hem de hiçbir şey göremiyorken yürüyebilir misin? Ben koştum...Dört nala koştum da yetişemedim değişken ruh haline. Her çözüm kolay olmaz diye içindeki koca dağları aştım,zor patikalardan geçtim, duvarları atladım. Bazen de yalpaladım. Ben yılmadım, sen yalnızdın. Davetkar her sözcüğüne inat yalnızdın. Geldim ama tercihini de yapmıştın. Sen yalnızlığa aldanmıştın... Kafamın içinde tüm bu sözcükler sıralanırken sadece yanından geçebildim. Hislerime yenik düşüp beklemezken seni, karşıma çıkıverdin. Yeniden soğuklar serptin içimin temmuz sıcağına. Şimdi adın belirdi yeniden, ve yeniden sordum...İçinin buzunu eritebilir miydim, belli ki çok yorgundun ?

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)