26 Haziran 2014 Perşembe

KÖPEK

Hello, ıs there anybody in there?*1 Eve dönüyordu. Her zamanki gibi de müziğini dinliyordu. On dakika önce yağmış olan yağmur toprakta yarattığı taze kokusunu tekrar sergilemişti. Yoldaki küçük çukurlara dolmuş yağmurlara basmamaya çalışarak hafif hafif zıplayarak ilerlemekten zevk alıyordu. Ama bugün işyerinde çıkan tatsızlık canını sıkmıştı. I hear you’re feeling down*2 Patronundan azar işitmiş, cevap verememek içinde öfkenin birikmesine neden olmuş ve ona karşı olan bütün saygısı gitmişti. Can you show me where it hurts?*3 Asıl mesele patronu değildi aslında. Bu hayattan yorulmuştu bu genç yaşında. Sevdiği kızla da bu aralar arası bozuktu. ‘Güzel Kız’ diye seslenirdi ona hep. Birbirlerinin aynısıydılar. Belki de sıkıntı buradaydı: Fazla aynıydılar, biraz farklı olsalardı iyi olabilirdi. Onun yüzü aklına geldi, şimdi yanında olsaydı kendisine güzel sözler söyler, bu sinirini yumuşatırdı. Your lips move but I can’t hear what you’re sayin’.*4
  Çamura girdi, ayakkabısı çamur oldu ve içine su aldı. Bir anda sinirlendi, iki adım önündeki taşa var gücüyle vurdu. Taşın gittiği yeri görmek istedi. Ne kadar güçlü olduğunu görmeliydi, sadece kendisi değil patronu da görmeliydi, güzel kız da. Vurduğu taş gitti yerde yatan köpeğin sırtına çarptı. Köpek acıklı bir ses çıkarttı ve korkup koşarak uzaklaştı. Çok üzüldü, çok pişmandı. Olduğu yerde kaldı ve köpeğin gidişini izledi. This is not how I am.*5 Allah kahretsin! Hayatında ilk defa böyle bir şey yapmıştı. Bütün hayatı boyunca hayvanlara zarar verenlerden nefret eden, bu yüzden derneğe bile üye olup çalışmalara katılan o değil miydi? Sadece bu değil, bir insan olarak mükemmel olmaya çalışıyordu. Peki bu yaptığı saçma güç gösterisi de neyin nesiydi? Gücün hiçbir şey ifade etmediğini biliyordu. Gözünden yaş geldi. Screams, but you may feel a little sick*6
  Farkına vardı gerçeğin. Yaptıklarını düşündü. İyi niyetli, düşünceye yönelik, hiçbir bağnazlık taşımayan, empati yapmaya yönelik ve tüm kötülükleri atmaya çalışan beyniyle son zamanlarda yaptıklarına baktı. Gözünün önünden hayatının özeti geçti. Düşüncesi doğru, uygulaması eksik! There is no pain, you are receding. A distant ship’s smoke on the horizon.*7 Kötü! İyi! Gerçekten iyi! Hayat yine kendisini okkalı bir şekilde silkeleyip kendine getirdi. Ne zaman ‘yolundan çıksa’ hayat kendisine yardım ediyordu. Yardım da değildi bu aslında. Belki de hayat ona olan umudunu hala sürdüyordu. Ama gücü var mıydı? Yapabilir miydi? Bu zamana kadar fazlaca yoldan çıkıp girdiğine göre, bu bundan sonra da devam edecekti. Güzel kızı istemeden kıracak, onu üzecekti. Patronuna terslenecek, kiracısıyla para konusu yüzünden tartışacaktı… The child is grown, the dream is gone. I have become comfortably numb.*8
  Mesaj geldi. Şarkıyı durdurdu. Yıllardır dostu olan, kardeşten farksız olan M. atmış mesajı. Hayat onu dakikalar içinde ikinci kez yoluna yerleştirmeye niyetliydi.Mesajı okudu: Together we stand, divided we fall.*9

  Bütün yol boyunca M.’nin de yanında olduğunu unutmuştu. Öyle ya, ev arkadaşıydılar. Yolda yürürken o müzik dinler M. de telefonla konuşurdu.. Tamamen unutmuştu. Döndü, sarıldı kardeşine..

------------------------- o -------------------------

Şarkıları dinlemek isteyenlere not: 

Pink Floyd - Comfortably Numb (İlk 8 dipnot)
Pink Floyd - Hey You (9. dipnot)

1. Merhaba, orada biri var mı?
2. Duyduğuma göre iyi değilmişsin.
3. Bana nerenin acıdığını gösterebilir misin?
4. Dudakların kıpırdasa da duyamıyorum ne dediğini.
5. Bu ben değilim.
6. Çığlıklar, fakat kendini biraz kötü hissedeceksin.
7. Hiç acı yok, uzaklaşıyorsun. Ufukta kaybolan geminin dumanından.
8. O çocuk büyüdü ve rüya bitti. Rahatça uyuşmuş biri oldum.
9. Birlikte ayakta duruyoruz, dağılırsak düşeriz.
Çeviri Kaynağı : www.ceviri.alternatifim.com

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)