4 Eylül 2014 Perşembe

SON SAYIKLAMA

- Eve dönmeliyim. Buraya kadar çıkmamalıydım. Eve, eve dönmeliyim. Hayır, benim burada olmamam gerekirdi. Olamaz. Çok aştım sınırları. Olamaz. Ne yaptım ben? Hemen, hemen, hemen. Eve dönmeliyim. Hemen eve dönmeliyim. Eve.
- Kimle konuşuyorsun?
- Kimseyle.
- Kimle konuşuyorsun?
- Kimseyle.
- Kimle konuşuyorsun?
- Göremiyorum!
- Sakin olmalısın biraz.
- Eve, eve dönmeliyim. Çok geldim. Neredeyim ben? Burada olmamalıyım. Sen kimsin? Burada olmamalıydım. Evim nerede? Kimse yok mu? Sen kimsin? Eve dönmeliyim. Hemen. Yanlış yaptım. Evimde olmalıyım. Çok uzaktayım. Sen kimsin?
- Hayır, senin yerin burası.
- Hayır, yanılıyorsun. Benim gibi yanılıyorsun. Sen burada kal. Benim gitmem gerek. Sen kimsin? Evde olmalıydım. Burası güvende değil. Gitmem gerek. Eve. Hemen dönmeliyim. Yeter, sus artık. Sen kimsin? Bırak beni. Dönmeliyim. Sınırımın gerisine gitmeliyim.
- Gidemezsin oğlum. Gitme.
- Evet. Elbette, elbette. Gitmem gerek. Yanlış, burada olmam yanlış. Bırak beni. Rahat bırak beni. Sen kimsin? Sus artık. Bırak beni!
 Kadın, oğlunun başında ağlamaktan bitkin düşmüştü. Saatlerdir sayıklaması onun içini paramparça etmişti günlerdir. Kadın yıllarca anlatacaktı bu ölümü. Çocuğum ölüme ikna oldu. Ölümle konuştu. İkna edemedim, ölümü yenemedim. Oysa onun evi burasıydı, burası..

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)