YAPRAK DÜŞSE ARTIK
Taş duvarlarla çevrili avluda, eski dostum çınar ağacının
altında, domates kasalarından yaptığım sandalyemsi bir şeyde oturuyorum. Bir
yandan ağaçtaki rüzgar uğultusu, bir yandan yerde sürüklenen yaprakların sesi.
Hoş değil belki ama bir de oturduğum şeyden gelen gıcırtılar... Arada
yaşlılığın verdiği ağrılar yüzünden yükselen nidalarım yankılanıyor avluda. Ev
boş olunca yankı yapıyormuş bunu anladım. Önceden evimde hep birlikte yaşardık,
herkes birer birer gitmeden önce. Şimdi ise koca evi tek başıma doldurmaya
çalışıyorum. Dünya bana küsmüş belki de haberim yok. Bir "of" çekip
doğru düzgün yapamadığım kahvemden bir yudum alıyorum. Acı olmuş biraz. Kenara
koyup içeri girdim, gramafona sevdiğim bir plağı yerleştirdim. Hafif cızırtılı
ama Gülden Karaböcek'in sesi muazzam. Şarkısı da bir harika. Ayrı bir efkar
basıyor bana. Eski günlerim bir bir geçiyor gözümün önünden. Bir iki damla
düşüyor her seferinde, o da çınar ağacına bereket oluyor demek ki, büyüdükçe
büyüyor hergele. Ama şarkıda da dediği gibi ağlıyorsam yaşıyorum. En sevdiğim
kısmı da: hayatım ağlatan bir roman
gibi. Yaz deseler roman olur mu bilmem ama ağlatacağı kesin.
Oturdum
gıcırtılı tahtaya tekrar. Sırtımı dayadım eski dostuma. Şarkıyı mırıldanıyorum
sessiz avlumda. Bir yaprak düşüyor tepeden. dalıp gidiyorum onu izlerken,
istemsiz sıralanmış sorular ele geçiriyor aklımı. Erkendi bu ayrılık, daha
sonbahara vardı. Yaprak da ağaca mı küsmüştü? Çocuklarım gibi, eşim gibi, o da
mı? Ne olurdu şimdi kahvemi o yapsa, akşam yemeği için ocakta odun yaksak
avluyu mis gibi kokular sarsa, ne olur şimdi şu kapı çalınsa da "Baba eski
günler için geldik." diyenler olsa? En azından iki kadeh
tokuşturacağım arkadaşlarım olsa? Fotoğraflar konuşmayı bıraksa, anılar
hafızamdan uçup gitse? Her şeyi geçtim de şu yaprak hızlı düşse bari de
soruların sonu gelse.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)