2 Eylül 2014 Salı

YAPRAK DÜŞSE ARTIK

               Taş duvarlarla çevrili avluda, eski dostum çınar ağacının altında, domates kasalarından yaptığım sandalyemsi bir şeyde oturuyorum. Bir yandan ağaçtaki rüzgar uğultusu, bir yandan yerde sürüklenen yaprakların sesi. Hoş değil belki ama bir de oturduğum şeyden gelen gıcırtılar... Arada yaşlılığın verdiği ağrılar yüzünden yükselen nidalarım yankılanıyor avluda. Ev boş olunca yankı yapıyormuş bunu anladım. Önceden evimde hep birlikte yaşardık, herkes birer birer gitmeden önce. Şimdi ise koca evi tek başıma doldurmaya çalışıyorum. Dünya bana küsmüş belki de haberim yok. Bir "of" çekip doğru düzgün yapamadığım kahvemden bir yudum alıyorum. Acı olmuş biraz. Kenara koyup içeri girdim, gramafona sevdiğim bir plağı yerleştirdim. Hafif cızırtılı ama Gülden Karaböcek'in sesi muazzam. Şarkısı da bir harika. Ayrı bir efkar basıyor bana. Eski günlerim bir bir geçiyor gözümün önünden. Bir iki damla düşüyor her seferinde, o da çınar ağacına bereket oluyor demek ki, büyüdükçe büyüyor hergele. Ama şarkıda da dediği gibi ağlıyorsam yaşıyorum. En sevdiğim kısmı da:  hayatım ağlatan bir roman gibi. Yaz deseler roman olur mu bilmem ama ağlatacağı kesin.

                Oturdum gıcırtılı tahtaya tekrar. Sırtımı dayadım eski dostuma. Şarkıyı mırıldanıyorum sessiz avlumda. Bir yaprak düşüyor tepeden. dalıp gidiyorum onu izlerken, istemsiz sıralanmış sorular ele geçiriyor aklımı. Erkendi bu ayrılık, daha sonbahara vardı. Yaprak da ağaca mı küsmüştü? Çocuklarım gibi, eşim gibi, o da mı? Ne olurdu şimdi kahvemi o yapsa, akşam yemeği için ocakta odun yaksak avluyu mis gibi kokular sarsa, ne olur şimdi şu kapı çalınsa da "Baba eski günler için geldik." diyenler olsa? En azından iki kadeh tokuşturacağım arkadaşlarım olsa? Fotoğraflar konuşmayı bıraksa, anılar hafızamdan uçup gitse? Her şeyi geçtim de şu yaprak hızlı düşse bari de soruların sonu gelse.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)