29 Temmuz 2014 Salı

YERYÜZÜNDE YAŞASIN İYİLİKLER

İnsanlar... Adem ve Havva ile başlayan büyük yargılama... Yasak elmanın karşılığında sonu gelmeyen cezalar... Yine de insanoğlu hayatta, bu küçük oyunda kendine yer edinmiş ve bugüne kadar gelebilmiş. Onca cezaya karşlık tanrının yanında olmayı tercih edenler de olmuş, "Bizi cennetten kovdu." diyerek karşısında durmayı da seçenler olmuş. Herkes kendine göre doğru olanı yapmış, herkes kendince haklıymış. Dolayısıyla da "Biz iyiyiz, onlar kötü." demek kolay bir duruma gelmiş. Başlarda ikiye ayrılırken, ilerleyen zamanlarda insanoğlu kutuplaşmak daha bir çok nokta bulmuş. Kümelere ayrıldıkça yobazlaşmış insanoğlu. Bencil olmuş. 'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın'ı hayat felsefesi haline getirmiş, herkese şüpheyle yaklaşmış ama yine de bulunduğu kümeyi terk edememişti. Ayrılsa bile yandaş topladı kendine, her ne kadar babasına dahi güvenmese bile. Yalnızlıktan korktu çünkü. Yaratılıştan gelen çeşitliliği istemsiz kabul etti ama yine yaratılıştan gelen ortak ata kuramını kabul etmedi. Belki de hiç düşünmedi. Düşünmedi çünkü kendi kümesinde yer almayan bir insana "İnsanız biz, aynıyız" diyemedi. Bunun söylenmesi güç kaybını ve beraberinde dışlanmayı getirecekti çünkü. Her şey iyi güzel de, bu şartlar altında nasıl yaşar bir insan? Bir yanda düşman bellediği insanlar, diğer yanda dostum dediği ama hiç güvenmediği insanlar. Yalnız kalmayayım diye söylediğimiz doğrular yüzünden yalnız kalmadık mı şimdi de? Yalnızlığımızdan bencilleştik, yabanileştik. İnsan gibi mantıklı düşünmeyi bırakıp, sınavda olduğumuzu unutup dünyada güvenin var olabileceğini, iyiliğin yeryüzünde olabileceğini hiç düşünmedik. İyi şeylere hiç ihtimal vermedik. Her zaman bardağın boş kısmına göre hazırlık yaptık, ama dolu tarafı sel gibi vurdu bizi. İyiye, hoşgörüye ve güvene inananlar tutunabildi sadece, yalnız kalmadılar. Şimdi boğulanlara sözüm, bu hayatta yalnız değilsiniz. Olmayacaksınız da. Sadece hoşgörü gösterin, iyilik yapın ki bir boğulana daha can simidi atın. İyilik var ve bulaşıcı. "Nasıl yapabilirim?" diye de sormayın. Basit. Tanımadığın biri hapşurunca  "çok yaşa" demek basit. Bir yaşlı teyzeye yardım etmek, kırmızı ışıkta durmak, trafikte daha hoşgörülü araç kullanmak, sorgusuz sualsiz yardım eli uzatmak... BASİT. Yerdeki karıncanın bile insanoğlu yüzünden dünyada olduğunu, birlikte sınavda olduğunuzu ve hakkı olduğunu anımsa, anımsa ki ona dahi saygın olsun. Bunlar çok zor olmasa gerek. Sen yap ki yapmayan utansın, utanana bulaşsın iyilik. Kimse taraf değil bu dünyada, kimse de dünyadan yanına kar götüremeyecek, tıpkı Sultan Süleyman gibi. Bir taraf varsa: hepimiz insanız. Eğer dünyadan götüreceğimiz bir şey varsa da o da yüreğimiz. İyilikle, saygıyla, hoşgörüyle dolduralım ki adımız yaşasın yeryüzünde bizden kalan iyiliklerle.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)