TARÇINLI IHLAMUR
Nefes alıp vermenin kolaylığına zıt olarak, yaşamak o kadar
kolay değil maalesef. Gürültü, insan kalabalığı, çalışma temposu ve üstüne
trafik problemleri derken, insan sinirleri tavan yapmak için ufak bir kıvılcımı
bekler hale geliyor. Ellerine ne geçecekse artık? Ben bu bütün canımı sıkan
şeylere karşı bir savunma mekanizması geliştirdim. Adı: Umursama. Olay basit,
ne zaman istemediğim bir şeyle karşı karşıya kalsam sinirlerim gerilmeden önce
içimden "umursama" diyorum ve yoluma devam ediyorum. Asıl ilacım bu
değil tabii ki. Eve gelip bir duş alıyorum. Yemek, kahve faslı derken biraz
zaman geçiyor. Mutlaka bir fincan tarçınlı ıhlamur, biraz kitap, biraz caz
müzik. Bunlar olmazsa ıhlamur sabit kalmak şartıyla yanına film izlemeyi
ekliyorum. Asıl ilacım bunlar. Bana hayatın iyi yanları olduğunu hatırlatıyor
kitaplar ve filmler. Sonuçta hepsi hayal ürünü olamaz değil mi? İlla ki
gerçekliğin fırçası değecek. Her ne kadar bütün hayatım boyunca bunları devam
ettirmek istesem de mecburen ertesi gün tıpış tıpış işe gitmeliyim. Ülke
şartları, her şey istediğin gibi olmuyor ne yazık ki. Oysa ne güzel olurdu,
origami, kitap, resim, film, müzik, yemek, dostlarınla muhabbet. Neyse deyip
geçiyorum yine uzatmadan. Hayat her şeye rağmen güzel, tarçınlı ıhlamurla çok
daha güzel oluyor nefis koku burnundan ciğerlerine hücum edince. Bu arada
sormayı unuttum içer misiniz bir fincan?
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)