8 Aralık 2014 Pazartesi

TARÇINLI IHLAMUR

Nefes alıp vermenin kolaylığına zıt olarak, yaşamak o kadar kolay değil maalesef. Gürültü, insan kalabalığı, çalışma temposu ve üstüne trafik problemleri derken, insan sinirleri tavan yapmak için ufak bir kıvılcımı bekler hale geliyor. Ellerine ne geçecekse artık? Ben bu bütün canımı sıkan şeylere karşı bir savunma mekanizması geliştirdim. Adı: Umursama. Olay basit, ne zaman istemediğim bir şeyle karşı karşıya kalsam sinirlerim gerilmeden önce içimden "umursama" diyorum ve yoluma devam ediyorum. Asıl ilacım bu değil tabii ki. Eve gelip bir duş alıyorum. Yemek, kahve faslı derken biraz zaman geçiyor. Mutlaka bir fincan tarçınlı ıhlamur, biraz kitap, biraz caz müzik. Bunlar olmazsa ıhlamur sabit kalmak şartıyla yanına film izlemeyi ekliyorum. Asıl ilacım bunlar. Bana hayatın iyi yanları olduğunu hatırlatıyor kitaplar ve filmler. Sonuçta hepsi hayal ürünü olamaz değil mi? İlla ki gerçekliğin fırçası değecek. Her ne kadar bütün hayatım boyunca bunları devam ettirmek istesem de mecburen ertesi gün tıpış tıpış işe gitmeliyim. Ülke şartları, her şey istediğin gibi olmuyor ne yazık ki. Oysa ne güzel olurdu, origami, kitap, resim, film, müzik, yemek, dostlarınla muhabbet. Neyse deyip geçiyorum yine uzatmadan. Hayat her şeye rağmen güzel, tarçınlı ıhlamurla çok daha güzel oluyor nefis koku burnundan ciğerlerine hücum edince. Bu arada sormayı unuttum içer misiniz bir fincan?


0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)