EZAN İLE NAMAZ ARASI KADAR UZAK
Yine oturdum sahneye çıktığın yerin arka duvarının önüne.
Sana yakın olan yere... Sırtımı dayadım buz gibi taşlara. Üşüdükçe dizlerimi
kendime çektim, büzüldüm. Ne kadar çekersem dizlerimi o kadar batıyor sırtıma sırdaş
duvarın köşeleri. Gökyüzü açık yıldızlar pırıl pırıl lakin soğuk kesiyor
havayla temas eden her yerimi. Ayazlı geceler de bir kaç arkadaşım vardır en
fazla. Biri her zamanki gibi şarabım, birisi montum (şarabın ısıtmadığı zamanlarda
kullanıyorum.), birisi klarnetim. Hani yıllar önce sen ile ben gecekondu mahallesini
ayağa kaldırırdık ya, sen sesinle ben klarnetimle. Millet doyamazdı bizi
dinlemeye. Ama en çok ben doyamazdım seni dinlemeye. Ciğerlerim çürüse de
üfleyeceğim o alete. Yeter ki susma. İşte o günlerden kalma klarnetim hala
yanımda. Tek farkı, sadece kederimi anlatıyor, sen şöhret peşine takıldığından
beri. Çıkarıyorum klarnetimi işte yine. Şarabımdan büyük bir yudum... Ellerim
titreye titreye, o eski günlerin hatrına çalıyorum. Sokaklara terk ettiğin bu
yorgun gönlümden içini ısıtacak bir şarkı benden sana. İstediğin yere
gidebilirsin, istediğin kadar malın mülkün olabilir ama unutma ki aramızda
sadece bir duvar var. Ölünce nasıl olsa yerimiz aynı. Kavuşmamız yakındır,
nasıl olsa ömür dediğin ezanla namaz arası, yarısını aldın gittin zaten.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)