16 Aralık 2014 Salı

GRİ HAYAT

Üstü kapanmış bir kubbe, altı alaca karanlık. Güneş donuk, sonyazın kırmızısı, turuncusu ve sarısı donuk. Kara kara bulutlar alıyor tüm şehrin enerjisini, hareketliliğini. Herkes depresif sokaklarda, karşımda duran ağacın altında yatan köpek bile saatlerdir uyumasa bile yatıyor. Kuşlar ötmüyor, köpekler havlamıyor, taksiler korna çalmıyor, insanlar sessiz. Bir 'merhaba'yı bile söylemek zorlarına gidiyor galiba. Yabancılaşıyor tüm dünya birbirine. Köpek ısırabilir, araba ezebilir, insanlar aldatır, çalar çırpardan öteye geçemez olmuşuz. Hep bir lüzumsuz tedbir. Ya da alt seviye bir paranoya. İnsan mucizevi bir makine olmasına karşın giysilerin altındakileri göremez. Oysa ki her hissiyatı algılayabilecek duygu ve duygu almaçlarıyla donatılmışlar. Şimdilerde kullanan çok az insan görüyorum. Gereksiz kalkanın arkasından üste başa bir bakış, sonra ilgi alaka, sohbet muhabbet. Bu yüzden kullanan az herhalde. Haddime değil ama söylemem gerek: Dünya küçük, hayat kısa, yaşanacak o kadar çok şey varken, tanışacak o kadar insan varken, sahte kalkanların ardında saklanmak bir hastalık, içinizdeki insan hissiyatını kullanmamak ise büyük günah. Onu bulamayanlar da var.

                                                                                                              Cansız mankenden notlar...

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)