GRİ HAYAT
Üstü kapanmış bir kubbe, altı alaca karanlık. Güneş donuk,
sonyazın kırmızısı, turuncusu ve sarısı donuk. Kara kara bulutlar alıyor tüm
şehrin enerjisini, hareketliliğini. Herkes depresif sokaklarda, karşımda duran
ağacın altında yatan köpek bile saatlerdir uyumasa bile yatıyor. Kuşlar
ötmüyor, köpekler havlamıyor, taksiler korna çalmıyor, insanlar sessiz. Bir
'merhaba'yı bile söylemek zorlarına gidiyor galiba. Yabancılaşıyor tüm dünya
birbirine. Köpek ısırabilir, araba ezebilir, insanlar aldatır, çalar çırpardan
öteye geçemez olmuşuz. Hep bir lüzumsuz tedbir. Ya da alt seviye bir paranoya.
İnsan mucizevi bir makine olmasına karşın giysilerin altındakileri göremez.
Oysa ki her hissiyatı algılayabilecek duygu ve duygu almaçlarıyla
donatılmışlar. Şimdilerde kullanan çok az insan görüyorum. Gereksiz kalkanın
arkasından üste başa bir bakış, sonra ilgi alaka, sohbet muhabbet. Bu yüzden
kullanan az herhalde. Haddime değil ama söylemem gerek: Dünya küçük, hayat
kısa, yaşanacak o kadar çok şey varken, tanışacak o kadar insan varken, sahte
kalkanların ardında saklanmak bir hastalık, içinizdeki insan hissiyatını
kullanmamak ise büyük günah. Onu bulamayanlar da var.
Cansız
mankenden notlar...
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)