3 Nisan 2014 Perşembe

İLK ANNEME VE İLK BABAMA

             
                Söze nasıl başlanır ki bu durumlarda. Kelimelerin bazı duygular için yetersiz, anlamsız kalacağını acı bir şekilde tecrübe ettim belki de. Ben hayatımdaki en önemli olan iki insanı anlatarak başlamak istiyorum. Dedemi ve babaannemi... Neden bu denli önemli olduklarını da çocukluğumdan itibaren anlatmak istiyorum.
                Benim için ikisi de önemli, değerli insanlar. Çünkü beni onlar büyüttü diyebilirim kısaca. Aslında herkes için geçerli olabilecek bir durum. bu durumu benim için farklı kılan ise onların bana olan sevgileri ve onların temiz kalpleriydi. Daha önce bir çok işi, zor şartlarda yapmış olan dedem ben doğunca resmen emekli olmuş diyebilirim. Babam bi süre annemle benim yanımda olamamış ben küçükken. Annemle beni o süre boyunca evlerinde ağırladılar. Annem de çalışan biri olduğu için bütün günü benimle geçirdiler. Hatta sadece bana bakabilmek için evinden çok ayrılmayı sevmeyen dedem yüzlerce kilometre uzaktan gelip uzunca süre bizde misafir oldu. Anlayacağınız beni çok severlerdi. Çocukluğumdan kalan hatıraların çoğunluğunda onlar var. Örneğin, dedemin benim için hazırladı çikolata depoları, kutu kutu oraletler, şişe şişe kolalar. Bunları gösterip gülerdi,"Annene söyleme." derken. Annem abur cubur yediğim için kızdığı zaman, yan odaya geçip ağlayan bir adamdı benim dedem. İlk bisikletim, oyuncaklarım, gezmeler tozmalar, o ev, o koku, o battaniyeler... Ahh... Ben battaniyeleri çok severim babaannem s
ayesinde. Hep battaniyelerle uyuturdu beni, ayağında saatlerce sallayarak. Yorulurdu ikisi de bilirdim. Ama bir kere bile benden şikayetçi olmadan her istediğimi yaptılar ya da yapmaya çalıştılar. Yediğim her lokmada, bedenimdeki her hücrede hakları var. Onlar benim ilk annem ve babam. Bu yüzden özeller.
                Eğer şu hayatta bir başarım varsa, bu onlar sayesindedir. Çünkü ben "Size ben bakarım ileride, çalışıp doktora götürürüm. Söz, bak." cümlelerini tekrarladım, onlar "Yorulduk yavrum." dediklerinde. Bu yüzden çalıştım hep, bir gün yardım elimi uzatabilmek için. Yetişemedim be. İkinize de yetişemedim. Sözümü tutamadım.  Ondan bugün yanaklarımdan süzülen gözyaşlarıma engel olamadım, hakkınızı ödeyemediğim için. Ben yine çalışmaya devam edeceğim sizin için. Gurur duyabileceğiniz bir torununuz olsun diye dört elle sarılacağım şimdi hayata.
                Hayatımda bir çok şeyi öğrettiğiniz yetmiyormuş gibi bugün iki şey daha öğrettiniz bana. Birincisi: hayatta herkesin bir görevi varmış. Yıllar önce, hastalıklarını yazsam kağıdı dolduracak olan babaannem ölümden döndü, sonra bir kaç kez daha. O zamanlar sağlam olan dedem en büyük yardımcısı oldu onun ve onu ayağa kaldırdı. Sonra kendisi kanser nedeniyle yatağa düştü. Bu sefer ,kendisi daha kötü olan babaannem baktı ona. Kızsa da şikayet etse de... Birbirlerinin hayat arkadaşları sonuçta. Sonuna kadar hem de... İkincisi ise: 5 ay çok kısaymış. Dedem 5 ay önce göçüp gitti. Daha dün gibi. Şimdi de babaannem. Çok hakikatli kadınmışsın. Görevini yaptın, sonra da "Deden beni çağırıyor." diye diye gittin sen de. Yakıştıramadım ölümü senin gibi bir kadına. Beyaz da sana hiç yakışmadı. Yakışan tek beyaz gelinliğinmiş güzelim benim. Ama sen o beyazınla kara toprağı güzelleştir olur mu? Bak yağmurlar uğurladı seni bugün. Ve ne büyük bir aşkmış sizinki, ölüm bile ayıramadı. Yine yan yana... Bu bir son değil sizin için, başlangıç. Bu sizin ikinci düğününüz. Gelinliğini giydiremedik sana babaannem. Çok sevdiğin eşini yanına koyduk dedem, sana emanet artık cennette. Beni izleyin ve gurur duyun. Her şey sizin için.
                Mekanınız cennet olsun ilk annem ve ilk babam.

                

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)