24 Nisan 2014 Perşembe

MIRILTI

   Mor kulaklığını çıkarttı kulağından. Tuttu bir ucundan eline doladı, çantasına koydu. Elini, uzun saçlarının altından boynuna götürdü, dolaştırdı ve ensesini ovdu biraz. Boynu ağrımıştı ki tüm gün masa başında olduğu düşünülürse çok normaldi.
  Saate baktı, bir de trafiğe… Son bir saattir bekliyorlardı. Söylendi kendi kendine. Yanındaki orta yaşlı bayan da ona hak verir gibi kafasını salladı. Bıkmıştı artık bu trafikten, kaza yapan insanlardan da bıkmıştı. Az dikkatli olsalar n’olurdu sanki! Bak işte geç kaldı B. ile buluşmalarına. En son üç gün önce görmüştü ve yine özlemişti işte. Çok seviyordu onu. Aynasını çıkarttı çantasından, baktı kendisine günün yorgunluğu yüzüne yansımış mı diye. Fena değildi. Turuncuya kaçan saçlarıyla ve küçüklükten beridir yüzünde olan ama artık o kadar da belli olmayan çilleriyle güzel bir kızdı. Masum bir yüzü vardı doğrusu.. Bir an ayakta olanların göz hapsinde olduğunu fark etti, utandı biraz. Aynasını çantasına geri koydu ve tekrar dışarı baktı masumca.
 Karşısında oturan adam çoktan beri uyuyordu, sağ çaprazındaki genç kızla, gariptir, sürekli göz göze geliyorlardı. Düşündü içinden, galiba beni birine benzetiyor diye. Yanındaki bayansa telefonunu açıp oğluyla konuşmaya başlamıştı.
 Havasızlık artmıştı iyice otobüste. Önce camlar açıldı, sonra klima ama etki etmiş değildi. Kendini kötü hissetmeye başladı, baş ağrısı tutmuştu. Sanki biri boğazını sıkıyor gibi hissetti. Telaşlanmaya başladı bir anda. Bir şeyden rahatsızlık duyduğu belli oluyordu. Saçlarını topladı, çantasından peçete alıp alnını ve boynunu sildi, biraz ferahladı ama yine de iyi değildi. Dayanamadı, kalktı ayağa seslendi şoföre:
 - Arka kapıyı açar mısınız? İnmek istiyorum!
  Şoför kısa bir tereddüt etti durak dışında kapıyı açmak için. Sonra hak verdi. Açtı kapıyı.
  Hava ne güzeldi, taze hava ne güzeldi.. Tam bahar mevsimiydi, güneş terletmiyor, rüzgar üşütmüyordu. Saçlarını tekrar açtı. Nefesi de düzelmişti. İleriye baktı. Kaza yapanları, yaralananları, ambulansı gördü. Yaklaştıkça hareketlilik artıyor gibi geldi. İnsanlarda koşuşturma vardı. Birinin bağırdığını duydu: “ Arabada biri daha var! ”  Yüzündeki masumluğun nedenlerinden biri olan büyük gözleriyle arabanın başına üşüşen insanlara baktı. Bir taraftan da yürüye yürüye ambulansın yanına doğru geliyordu. Bir hemşire yaralının birini sedyeyle ambulansa hızla getirdi. Yaşlı bir adamdı. Yüzü kan doluydu. Adama baktığı an babasının yüzü aklına geldi. Kafasını bir anda ters yöne çevirirken, o yabancı adamın suratı değişmiş babasının geçmişte, kaza anındaki yüzüne bürünmüştü sanki. Başı döndü, kusacak gibi hissetti. Yaptıkları kaza anında hissettiği gibi boynuna kramp girdi. Dengesini kaybediyordu. Gözlerini bilinçsizce tekrar yaralı adama çevirdi..
    Yere düştü.
    Bir şeyler mırıldandı, kimse duymadı.

     

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)