7 Ocak 2015 Çarşamba

KENDİLİĞİNDEN

 Bir nokta vardır ya hani; sınır noktası. Sapa sokaklar gibi. Veya çıkmaz sokak gibi…
 Akan nehrin en güzel tarafı, kendiliğinden akmasıdır. Kendi yolunda akar, durmadan akar, düşünmeden akar; sadece, istemsizce akar. Sizin akarsuya olan etkiniz sadece içine taş atıp belli bir noktadaki hızını değiştirmek olacaktır - Günümüzün teknolojisini tenzih ederim - . Akar işte kendiliğinden. Kendiliğinden olanı bozunca düzelmez ya bir daha...
 Nefes alıyoruz, nefes veriyoruz. İstemsizce yapıyoruz. Biz yaşarken, bizi yaşatan şeyin farkında olmamak gariptir, bence gariptir yani. Düşünsene, televizyondaki dizini izliyorsun ağzın açık, elindeki portakalı da bir güzel mideye atıyorsun - gözün televizyonda ve ağzın açık hala - ve bir yandan da hiç haberin olmadan nefes alıp yaşıyorsun, büyük lüks bu devirde. Ancak gece olup da yatıyorsun ya, üstüne bir de uyuyamadın mı, dinlersin nefesini. Önce düzenli alışverişe şaşar kalırsın. İki saat olmuş hala uyuyamamışsın, canın sıkılmış haliyle. Nefes almayı bir anda durdurursun. Ciğerine bağlı, tuttukça tutarsın ve bir anda “huuuuhh”. Kalan nefesi verip tekrar alırsın. Bu sefer de hızlı hızlı alıp verirsin. Bunları yaptıktan sonra ise derin bir soluk daha nefes alırsın ve artık canın bu işten de sıkılmıştır. İstemsiz harekete tekrar devredersin nefes alma işini. Otomatik pilot, büyük lüks…
   Kerevizin bir özelliği vardır, bilmem bilir misiniz? Kerevizi yiyince aldığın enerji, kereviz yiyerek harcadığın enerjiden azmış. Bundan güzel örnek olamaz sanırım. Neye mi? Tabi ki benim son zamanlarki hayatıma.
  Neyse...  
  Az önce bahsettim ya nehrin akması ve nefes alışverişi... kendiliğinden olduğu için güzel. İşte ben bu kendiliğinden olanı bozdum. Önce farkına vardım bu kontrolü elime alabileceğimi. Dedim otomatik pilota, sen dur şöyle, ben senin işini yaparım. Nefes alışverişimi kendi elime aldım. O kendiliğinden olan nefes işini, yine aynı düzende yapmaya çalıştım, - elbette ki kendi isteklerimi de dahil ettim - olmadı. Otomatik pilot gibi olmadı. Bir kere bozunca düzeni, ritmi tutturamadım tekrar. Kendiliğinden olanı bozunca düzelmez ya bir daha… Bu sefer de düzelmeyeni düzeltme çabası falan fıstık, kısırdöngü. Sonuç: Kereviz! Bundan sonraki bütün öğünler ise bamya!
  Açıklamaya ihtiyaç var mı bilemiyorum. Damdan düşen anlar, olmadı anlayanlar anlamayanlara anlatır..
 Bir nokta vardır ya hani; sınır noktası. Sapa sokaklar gibi. Veya çıkmaz sokak gibi…
 Bul ve çıkart beni bu ıssız yerden.
   

2 yorum:

üstat lise 1deyken bu nefes alıp verme olayını istemli yapma işine çok takmıştım, dikkatini oraya verince sonra otomatik pilota da çeviremiyorsun. Düşünsene gün boyunca masa tenisi,langırt oynarken,sınav olurken,yemekhanede yemek yerken,bahçede maç yaparken aynı anda 3 saniyede bir nefes alıp verdiğini...Ben ondan 9. sınıfta kötü futbol oynuyordum :D valla son derece zor günlerdi o zamanları hatırlattın bu ilginçlik sadece bende var sanardım şaşırdım

Vay be hocam.. Bana da o yılları hatırlattın.. Meğer Lincoln pasının altındaki mesaj buymuş, kafan hep başka yerdeymiş :D
O yıllardan geriye pek bir şey kalmadı, ama işte nefes almaya devam ediyoruz, otomatik..

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)