27 Ağustos 2014 Çarşamba

İKTİDAR NAMLUNUN UCUNDA BÜYÜR

“İktidar namlunun ucunda büyür.”
                                                                                                                                                                                                                                                                                              Mao Zedong

İKTİDARA GİDEN KANLI YOL

                Gazetelerle kaplanmış camlardan içeri sızan bir gün ışığı düşünün.Tek göz bir odada daha önce koskoca bir Çarlığı yönetmiş siz,karınız ve çocuklarınız oturuyor.Hepsi korku içinde ve onlara güvence verebilecek tek kişi sizsiniz.Siz tam içinizden bunların nasıl başınıza geldiğini düşünürken içeri birkaç adam giriyor,kan ve intikam isteyen gözlerle size bakarak silahlarını doğrultuyorlar üstünüze doğru.Siz daha ne olduğunu anlayamadan karınızı ve çocuklarınızı kurşuna diziyorlar ve sonra tek bir el silah sesi.Ve karanlık...
            Kimden mi bahsediyorum? Tabiki son Rus Çarı II.Nicola ve ailesinden.Komünizm taraftarı bir grup işçi tarafından katledilen bir çardan bahsediyorum.İnsani açıdan bakıldığında bir katliam evet.Ama hiç bir devlete de bir şeyler feda edilmeden sahip olunamaz.Bolşevik İhtilali’nin öncüsü Leninde bunun farkındaydı.”Adalet istiyoruz!” sloganlarıyla bu yola çıktığında elini kana bulaması gerektiğini biliyordu.Ve nitekim kurduğu devlet 74 yıllık bir ömür sürdü.Kim bunu göz önünde bulundurarak yaptığının tamamen yanlış olduğunu söyleyebilir ?
            Otorite kurma yolunda bazı ahlaki değerlerin feda edilmesi gerektiğini bilen daha bir çok lider var ama ben burada birkaçından bahsedeceğim. Bu bahsedeceğim liderler bu “liderlik” sıfatını kazanabilmek için silah kullanmaktan çekinmemiş, hatta silahın onlara verdiği gücün ayrımında olarak hareket etmiş insanlar. Siz bunu ister katil olarak söze dökün ister diktatör...
            İnsanların bir şeyleri yönetim altına alma, bir kitleye sahip olma ihtiyacı doğduğundan beri birileri ölüyor.Bazen olaya böyle bakıldığında keşke devlet kavramı Agustinus’un düşündüğü gibi devletlerinoluşumu iblisin hareketlerine göre belli olabilse keşke diye düşünmeden duramıyoruz.Ama maalesef nükleer silahı olanın söz sahibi olduğu bir dünyada  yaşıyoruz.
            Son elli yıldan bu yana Ortadoğu Bölgesi jeopolitik açıdan tüm dünyanın gözünü diktiği bir bölge olma özelliğini korumaktadır.Nisan 2003’te yaşanan Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’a müdahalesi de bunun en son örneğidir.Sonuçta burda söz konusu olan dünya petrol arzının %20si.Dünya’nın süper güç konumunda olmanın verdiği avantajı kullanarak Ortadoğu’da mandater bir sistem kurmaya çalışan Amerika’nın da Irak halkına pek iyi davrandığı söylenemez.Yine bir iktidar amacı.Yine ölen insanlar.Senaryo hep aynı.Sadece oyuncular,zaman ve mekan değişiyor farkındasınız değil mi?
Bunlar olurken halk ne yapıyor?Ne zaman kahraman gelecek? diye yavaş yavaş düşünmeye başladığınızı hissediyorum.Bekleyin.Elbette arada hakkını korumayı bilen ve başına gelenlerden dolayı yaka silken toplumlar da seslerini duyurmayı başarabiliyorlar.Birkaç gün öncesine dönüp baktığımızda Kaddafi örneği bize en güzel örnek olacaktır.Ne kadar kendi kabul etmese ve Libya halkına yön vermek için çabaladığını söylese de gerçek bir zülme uğrayan halkın sesi sonunda bir iç savaşa dönüştü ve Ulusal Geçiş Konseyi askerleri Kaddafi’yi yakalayarak hayatına son verdiler.
            Sonu Kaddafi’ye benzeyen bir diktatör örneği daha vereceğim.Onu da yakından tanıdığınızı düşünüyorum.Saddam Hüseyin.Irak Devlet Başkanı olduktan birkaç yıl sonra İran’ı daha sonrada Kuveyt’i işgal etmiştir.İktidarlık döneminde Irak-İran Savaşı ve Körfez Savaşı yaşanmıştır.Çok despot bir yönetim benimseyen Saddam Hüseyin Amerika üzerinde uygulattığı bir çok terör faaliyeti yüzündende tepki toplamıştır.Tikrit yakınlarında bir sığınakta yakalanarak yargılanmış ve idam edilmiştir.İdam edilene kadar  geçen sürede tutukluluk sürecini Amerikan askerlerinin gözetiminde geçirmeside büyük bir ironidir.
            Daha da yakında  bizzat Türk tarihinde de otorite kurma yolunda can almaktan çekinmemiş Osmanlı padişahları biliyoruz.İlk akla geleni ise Yavuz Sultan Selim Han.İmparatorluğa sahip olabilmek için ilk önce babası II.Beyazid’i devirmiş,elindeki bu gücü koruyabilmek için ise kardeşlerini öldürmekten çekinmemiştir.Kayınpederi Giray Han’ın ve yeniçerilerinde desteğini almanın da büyük yardımını görmüştür.Nitekim yaptıklarının hakkını vermiş 8 yılda Osmanlı topraklarını 2.5 katına çıkarmış ve 3 kıtada hakimiyet kurmuştur.
            Güç ve onu elde edemeyen zayıflar arasındaki çatışma yüzyıllardan beri devam ediyor ve dünyanın sonuna kadar da karşımızda göreceğimizden şüphe etmememiz gereken bir fotoğraf bu. Her zaman herkes çevresine bir gurup insan toplayabilir ve onlardan aldığı güçle bir yere kadar da faaliyet gösterebilir.Ama sonunda insan olmanın verdiği egoizm duygusu,o gözü kör eden hırs, iktidar sahip olma isteğini doğurduğunda o kör gözler, hak-adalet bir yana insan canının değerini  bile farkedemeyecek haldedirler.Bunun olacağını Mao Zedong görebiliyordu.Ve sadece ilerisini görebilen liderler bir devre adını yazdırabilecek olanlardır.



                                                                                              Begüm BÜYÜKSAVAŞ

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)