7 Ekim 2014 Salı

TEMELİM KONUSUZLUK

                Küçük dört beş  paragraf yazamamanın bana yazı yazdırabileceğini aslında hiç düşünmemiştim. Sanırım saçma geliyordu. Yani yazmak için malzemem yok ama aynı zamanda konusuzluk yazıma temel oluyor. Gerçekten karışık ve hatta saçma bile olabilir. Ama sonuç olarak okuyorsunuz işte.
                Aslında bu yazıda vermek istediğim mesaj şu değil: Konusuz da yazabilirsiniz ya da yazmak kolay. Bunlar değil tabii ki. Yazmak, bestelemek ya da çizmek gerçekten zor işler. Çünkü gerçek tecrübeleri, duyguları ve izlenimleri başka dilde anlatmak, hem de bunları anlaşılır halde sunmak zor. "Ben kafa karıştırmak istemem, zaten sanattan da çok anlamam. Sadece rahatlamak için yazıyorum." derseniz  - benim gibi -  o zaman önünüzdeki engeller biraz daha kalkıyor. Serbest hissedip rahatlıyorsunuz ama asıl probleminiz önünüzde duruyor: KONUSUZLUK. Ne yazacağım ben? Nasıl yazacağım? Bunlar başlarda sorulan sorulardan değil ama, elimizdeki kaynak tükenince sıkça sorduğumuz sorulardan. Doğrusunu söylemek gerekirse, ben konusuz kalınabileceğine inanan biri değilim. En azından bu yazıyı yazdığım andan itibaren artık değilim. Oturup masa başına, elinize kalemi silgiyi alıp bir saat boyunca yazıp yazıp silmişseniz ve sonunda hiç bir şey elde edememişseniz, bunun üç nedeni olabilir:

1- Dikkatsizsiniz.

                İnsanların günlük yaşam temposu ağır olduğu için temel ihtiyaçlarına odaklanıp genellikle onlar üzerinde düşünüyorlar. Bu işi başka yere bakarken veya biriyle konuşurken dahi yapıyorlar. Yapmadıkları zamanlarda ise beyinleri yorgunluktan yalvarır duruma geldiği için düşünmemeyi tercih ediyorlar. Sokakta, otobüste, trende giderken gördüklerinin çoğunun, 3 vakte kadar tekrar karşılarına çıktığını bilseler belki biraz daha dikkatli olurlardı. Bunun dışında hayat, önemsemediğiniz bir çok ayrıntıyla dolu ve güzellikler ayrıntılarda saklıdır. Kim bilir, belki de sizin yazınızın konusu da orada bir yerde saklanıyordur.

2-  Hatırlayamıyorsunuz.

                Belki de 1. maddeye katılmıyor ve ayrıntıyı gördüğünüzü savunuyorsunuz ama yine de ortada yazınız yok.  Bunun sebebi de yaşadıklarınızı, sizi etkileyen asıl olayları, hatırlamakta problemler yaşıyor olmanız. Ki, bu durum şu dünyada normal. Herkesin yapması ve ilgilenmesi gereken, birbirinden bağımsız tonlarca işi oluyor. Bunu not alma yöntemiyle giderebiliriz diyeceğim ama , not alma alışkanlığımızın olduğu pek söylenemez. Önemli şeyleri not edebilsek aslında, herkesin hayatı cilt cilt roman olur. Bence sadece bir gün deneyin. Sebepsizce dalıp gittiğiniz yazılara, rakamlara, kafanızın içinde yankılanıp duran konuşmalara, karşınızdakinin anlattıklarına ve bizde, bizim hayatımızla ilgili uyandırdıklarına dikkat edip kilit kelimeler yazın. Zaten yazı hazır oluyor bile.

3- Sanat Düşkünlüğü


                Bir başka neden de "sanat yapmak". Ya da yapmaya çalışmak. Çalışmak diyorum çünkü, bizim halkımız bir işten anlamadığını söylemeyi pek sevmez." Biraz araya sanat serpiştireyim." der ama kelimeler ve sanatlar arasında boğulur. Amacın rahatlamaktan, içini dökmekten çıkar, amacın sanat yapmak olur. Bazılarımız ise bilmeden kullanıyor ve yazıyor. Bitirince okuyor ve "Çok düz oldu bu." diyor. Amaç uyaklı, ölçülü ve sanatlı yazmak değil. Hatta başkalarının seni anlaması bile şart değil. Gönlünden nasıl geçiyorsa öyle yaz. Yaz ki yalan dünyada gönlünü kaldıramayacağı dertlerin altına itme. Rahat ol ve sadece biraz kendinden bahset. Gerisi kolay.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)