21 Mart 2014 Cuma

BAŞLANGIÇ

Her gün başka umutlara açılır gözlerimiz.
Bulutların sakladığı güneş
Açar bir gün…

Perdenin deliğinden sızan ışık doğruca gözlerine çarpıyordu. Odanın sıcaklığı kuşluk vaktinin göstergesiydi. Ezan çoktan okunmuş, cenaze defni tamamlanmıştı. Köyün en yaşlısı Ahmet emmi sonunda toprağına kavuşmuştu. Günlerdir sayıklıyordu beni köyüme gömün diye.  Yine yetişemedi son yolculuğa. Babasının vefatından beri bütün cenaze merasimlerini kaçırmıştı Rıza, annesininki dahil.
Yatağından kalktı. Askıdaki sekiz köşeli kasketle selamlaşıp çıktı tek göz evinden. Her öğlen çan seslerinin işaretiyle ağıla giden Rıza bu sabah alışık olduğu o tınıyı duyamadı. Olağan dışı bir durumun olduğu açıktı ama o sorun neydi? Başını iki yana da yavaşça çevirdi, duyamadı. Belki de rüzgâr taşımıştı sesleri başka köylere. Evinden dış tuvalete bağlı ipe tutunup yürüdü. On beşinci adımdan sonra işittiği dağ suyunun şırıltısı da yoktu.  Neler oluyordu? Doğa, Rıza’ya küsmüş müydü? Yaşamına tat olan renkleri ondan almıştı da sıra derenin, çanların seslerine mi gelmişti?
Sonra çarenin adresi kayboldu. Yepyeni zorluklar kapısına yaslandı. Gönül gözü görmeye devam ediyordu…
Yeni yetisi: İnanç Kulağı.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)