4 Mart 2014 Salı

UMUT

               Saçı biraz beyazlamış, eli yüzü kırışmaya başlamış, sıkıntılarının ağırlıklarından beli bükülmüş, hayat arkadaşının da ebediyete yol almasıyla iyice yalnızlaşmış Mehmet Amca... Hayatı boyunca çektiği sıkıntılar yetmiyormuş gibi son on senedir de alzaymır ile boğuşuyordu. Ona destek veren, yardımcı olan tek kişi ise can dostu, yol arkadaşı, biricik sevgilisiydi. Belki kimseyi hatırlamıyor Mehmet amca, yaşadıklarını da. Ama bir şeyi çok iyi hatırlıyor: Eşinin kim olduğunu ve onu ne kadar çok sevdiğini. O gelince aklına sebepsizce gülümsüyor. Hatırladığı tek şeyi karşısında görünce de saatlerce sarılıyor yarın kalktığında unutacak gibi. Hayattaki tek varlığıydı onun  karısı, küçük iki gözden oluşan derme çatma, kışın buz gibi çığlıklar atan evi saymazsak. Zengin ya da sağlıklı değildi belki Mehmet Amca, fakat mutluydu, sevgilisinin imzayı atmadan önce verdiği sözü tuttuğu için. İyi günde kötü günde... Ama kader işte, ayırdı onları. Yalnızdı artık. Yemek yedirmek için günde üç kez uğrayan mahalle bakkalının ve her gün aynı saatte camın önüne konan, şarkılar söyleyen kuşun dışında kimsesi yoktu. Söyleyemediler Mehmet amcaya "O gitti." diye. Mehmet amca denizi çok sevdiği için ona, sevgilisinin denize gittiğini ve deniz kokusu getireceğini söylediler. Mehmet amca her gün camda bekledi O'nu kuşla birlikte. Gözünü denizden bir an bile ayırmadı. Kuşa eşlik etmek için küçük eski radyosunu açardı. Tesadüf ya, en sevdiği şarkılardan biri çalıyordu. hatırlıyordu. Sevinmişti ve eşlik etti radyoya. Bulduğu her fırsatta da bir cümle söylüyordu sevgilisine.
Bir daha bu yolları aynı hevesle yürür müyüm?
- Seninle her şeyi yeniden yaparım.
Kim bilir ne bekliyor kalır mıyım ölür müyüm?
-Kalacaksak beraber, gideceksek beraber.
Ne malum dünya gözüyle bir daha görür müyüm?
-Görmeden şuradan şuraya gitmem.

                Gelecek diye umudunu hiç kaybetmedi, yine aklına geldikçe gülümsedi. Bilmedi ki hiç gelmeyeceğini.  Yine oturuyor cam önünde ve "elbet bir gün buluşacağız" diye şarkısını mırıldanıyor, kuşu bekliyor. Kuş gelmedi. beyninden vurulmuştu sanki Mehmet amca. Sevgilisinin yokluğunda, onun umut kaynağı olan kuş da gitmişti. Mehmet amca alzaymır olsa bile anlamıştı: Umut güzel şey, yaşama bağlayıp beklemek için güç verir, ama hasret uzun yol. Feleğin her türlü cilvesine katlanan, bir kere bile şikayet etmeyen, "sevdiğim olsun yeter." diyen Mehmet Amca denize bakarak son cümlesini söyler:  "Feleğin her işkencesine dayandım da, yokluğuna, hasretine, ölümüne dayanamam deniz gözlüm, tuz kokulum."

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)