20 Mart 2014 Perşembe

PİLLİ RADYO

yanan yoğurdu üfleyerek yermiş, dedi genç adam.
  Yaşlı adam gülümsedi:
- Sana dışarıdan bakan deli sanır, yapma dedi. “ Seni anlamazlar genç..! Onlar sütü soğuk içmişler belli ki....
- Her şey yaşanmalı mı illa? Düşünerek de anlaşılamaz mı bu yaptıklarım. İnsanların beni anlaması için illa ki ‘neden’ sorularına cevap mı vermek zorundayım!
- Empati… Yürürlükten kalkalı çok oldu. Şimdilerde, oyun böyle oynanıyor evlat.. İnsanların dilleri beyinlerinden çok çalışıyor…
- Ama evet, insan yaşamadığı bir şeyi anlaması pek mümkün değildir. Senin de öyle, benim de öyle, herkes için durum bu. Öyle durumlar var ki yaşamadan anlamazsın. Son bir şey daha; sen evlat, öğrenecek ve yaşayacak çok şeyin olduğunu unutma!
 
--------------------


  Kapattı pilli radyoyu. Bu saatlerde hiçbir şey olmazdı zaten. Ne zaman gelecekti bu elektrik! Oturduğu yerden bir of çekti, gerindi bir güzel; önce sağa ve sola sonra öne ve arkaya. Bugün de ne kadar sıkıcı geçmişti. Saate baktı. 9u arkasında bırakmıştı. Karşı koltuktaki sarı atkısı dikkatini çekti. Mum ışığında turuncu gibi görünüyordu. Eski sevgilisinden hediyeydi. Buralarda hava soğuk diye almıştı. Atkının iki ucunda birer tane ilk bakışta dikkat çekmeyecek salıncak vardı. Birkaç hafta olmuştu giymeyeli.
  Titredi birdenbire. Kaloriferler de yanmıyordu, soğumuştu içerisi. Söylendi kendi kendine, bari şu telefonunun şarjı bitmeseydi. Ne yapmalıydı, zaman geçirecek bir şeyler bulmalıydı. Pencereye şöyle bir göz attı. Bari biraz dışarı baksındı. Açtı pencereyi, durdu. “Ahhh… Aptal kafam! Dışarısı buz gibi, daha da soğudu içerisi!” Kapattı hemen pencereyi. Gitti ceketini aldı. Balkon kapısına yöneldi. Sarı atkıyı gördü. Aldı onu taktı boynuna. Sonra çıktı balkona. Evet, böyle daha iyiydi. Hem içerisi soğumuyor, hem üşümüyor hem de dışarı bakıyordu. Ne kadar zeki bir kızdı.. Bayılıyordu kendisine.
  Cebinden sigara kutusunu çıkarttı. Kalan ikisinden birini yaktı. Bir nefes aldı, geri bıraktı gökyüzüne. Şöyle bir çevresine baktı. Bütün binalar karanlıktı. Bütün yeryüzü karanlıktı.
  Aşağıdaki iki kişinin tartışmasını duyar gibi oldu. İki erkek kavga ediyordu. Uçak geçiyordu aksilik ya,; kavga edenleri duyamadı. Söylendi uçağa “Aptal uçak!” Sigarasını bitirmeye yakındı artık.
  İçerden birden ses gelmeye başladı tekrar. Aptal alet! Kapatma tuşu kendi kendine açılıyor, kendi kendine kapanıyordu. Oralı olmadı. Aşağıdaki kavga tekrar kızışmaya başlamıştı. Sigarasından son nefes alırken pür dikkat kavgaya odaklanmıştı.

  ---------------------

- İnsanlar nasıl oluyor da farkına varmıyor hiçbir şeyin?
- Emin ol evlat, bunun cevabını ben de bilmiyorum. İnsanlar, çok ilginç. Gece karanlığında gökyüzündeki Ay’a bakmak akıllarına bile gelmiyor.. İnsanlar, çok tuhaf.. Kendilerini boş şeylere, boş insanlara adıyorlar. Yeni bir şey öğrenmek zor geliyor, başka bir bakış açısı kabul edilemez oluyor.. Hal böyle olunca da farkındalık ölüyor. En kötüsü de ne biliyor musun evlat? Seni yalnız sanıyorlar..
- Son sorum bugün için: İnsanın kendini toparlaması için illa sıfırdan başlaması mı lazım, ta en baştan?
- Montaigne’nin bu sözü hep aklında olsun:
   “A chaque instant nous recommençons a vivre.”
   “Hayat her an yeniden başlar.”

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)