CAM GÜZELİ
Her
insan için çocukluk döneminin önemi çok büyüktür. Oyunlar, arkadaşlar, küçük
cesaret gösterileri, çocukluk aşkları... Hele ki ben gibi, zamanın beyaza
boyadığı saçları olan, kemikleri haykıran, eskimiş bir insansanız, bu dediklerim daha bir
anlamlı oluyor. Çünkü bir başkaydı eski günler. Sabahları sokaklar güneşin
ışığıyla aydınlanırdı, ama apartmanların gölgesinde değildi. Sıcacık simitlerin
kokusu sokağı doldururdu, susamlarla beslenmiş kuşların cıvıltıları eşliğinde.
Baskıdan yeni çıkmış gazeteler herkesin elinde... Bir yandan okuyup bir yandan
da tartışıyorlardı.
Ben de bu
zamanlarda erken kalkardım. Tatillerde bile kurulmuş saat gibi aynı saatte kalkar,
bütün evi de uyandırırdım. Sebep belliydi: çabuk kahvaltı yapıp sokağa
dökülelim arkadaşlarımla, O'nu daha
fazla göreyim. Aslında her gün görüyordum. Sonuçta iki ev yanımızda oturuyordu.
Evinin camında göremezsem de mutlaka her gün şekerli sakız aldığım bakkalda
görürdüm cam güzelimi. O da severdi şekerli sakızı. Onun için değerdi her sabahın
köründe uyanmak. Bütün gün boyunca birlikte oyunlar oynardık. Ne oyunlar ama? Şimdilerde
var mıdır bilmem ama o zamanlar evcilik çok meşhurdu. Anne ve babayı tahmin
edebiliyorsunuz sanırım. Yanaklarım hemen kızarırdı. Elim ayağıma dolaşırdı. Ben
onun gibi iyi rol yapamazdım. Belki de rol değil gerçek olsun istediğimdendir.
Rol icabı olsun diye her gün özenli giyinirdim. Babam sağ olsun o ay işler iyi
giderse (esnaflık malum) oyuncak değil elbise aldırırdım o küçük yaşımda.
Oyuncağa ne gerek vardı ki. Bütün gün evcilik oynuyorduk zaten, hangi oyuncak
bunun verdiği mutluluğu verebilirdi ki. Ayrıca sokakta oyuncağı olan tek insan
O idi sanırım. Durumları iyiydi. Biz çocukluğumuzu bitirene kadar böyle devam
etti. Yaş büyüdükçe bütün günü sokakta evcilikle geçirmez olduk. Kırlara, ormanlara
piknik yapmaya gittik. Gezdik mahalle mahalle. Hiç görüşmediğimiz oluyor muydu?
Şu an hatırlayamıyorum, sanırım yoktu. Peki ben ona küçücük kalbimi senin
aşkınla doldurdum ve büyüttüm diyebildim mi hiç? Hayır. Yanaklarıma güvendim
sanırım. Nedendir bilmem hep sustum, belki de kaybetmekten korktum. Nitekim de
öyle oldu. Esnaf işi belli olmuyor işte. Ters gidince her şey, taşındık. Kaç
gün ağladım bilmiyorum. Her gün o sokağın başına gelip, duvara yaslanıp sokak
boyunca dalıp dalıp giderdim. Gözlerim onu arardı hep. arasa ne olur? Bir şey
diyebildim mi sanki? Nasıl diyecektim ki artık? Aramızda bir uçurum vardı,
kavuşmanın tek yolu ise paradan bir köprü. Ben de hep sakladım. Bir gün
yaslandığım o duvarda beni görür umuduyla, her gün gide gele yolu aşındırdım. Yıllar
yılı konuşamadan, karşısına çıkamadan uzaktan izledim onu. Gelin arabasına bile
arkadan baktım. O kadar korkak mıydım? Korkumun ve sevgimin sayesinde o zamanın
çok satan edebiyat dergilerinin birinde şair olarak işe başladım. Hiç aklımdan
çıkmadığından her an bir şiir yazabiliyordum ve güzel oluyorlardı. Her şiirimi
ona adadım. Her şiirimde onunla hayat kurdum. Yalan söyledim kendime. Yalandı
çünkü insan yapamadıkları ve olmasını istedikleri şeyler için yalan söylerler.
Ben de bu kurala uydum. Bu yaşıma kadar her gün onun arkasından baktım. Şiirler
yarıda kalmasın diye tabii ki. Bir gün göremedim onu. Aklıma neler geldiğini
kelimelere dökemem. Dedim ki: "Gitti ilham perim." ve o gün de son
şiirimi dergide yayınlayıp emekli oldum. Artık şiir kitabımı okuyordum evimde.
Her şiir bir anıyı, bir arzuyu hatırlatıp yüzümü güldürürdü. Her şiirde onun
gözleri... Pişmanlık duyardım bir kere söyleyemedim diye. Oysa ki o da bana
derin derin bakardı. Artık "acaba" diye düşünüyordum. Eski bir
dosttan aldığım haberse pişmanlıktan ölmeme neden olacaktı. Son nefesinde adımı
söyleyecek kadar sevdiysen niye bir kere bile bana söylemedin. Ama kızmıyorum,
ben de aynı hatayı yaptım diye. Sen de mi kaybetmekten korktun? Ya da uzaktan sevmek en güzeli miydi? Çocukluk
aşkı deyip geçmeye çalıştık belki de. Tekrar yazmaya başladım şimdi. Artık
şiirlerimde çocukluk aşkım değil, ebedi aşkımsın cam güzelim.
1 yorum:
Keşke herkes zamanında sevdiğini söyleyebilecek kadar cesaretli olsa...
Yorum Gönder
Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)