6 Mayıs 2014 Salı

CAM GÜZELİ

                Her insan için çocukluk döneminin önemi çok büyüktür. Oyunlar, arkadaşlar, küçük cesaret gösterileri, çocukluk aşkları... Hele ki ben gibi, zamanın beyaza boyadığı saçları olan, kemikleri haykıran, eskimiş  bir insansanız, bu dediklerim daha bir anlamlı oluyor. Çünkü bir başkaydı eski günler. Sabahları sokaklar güneşin ışığıyla aydınlanırdı, ama apartmanların gölgesinde değildi. Sıcacık simitlerin kokusu sokağı doldururdu, susamlarla beslenmiş kuşların cıvıltıları eşliğinde. Baskıdan yeni çıkmış gazeteler herkesin elinde... Bir yandan okuyup bir yandan da tartışıyorlardı.

                Ben de bu zamanlarda erken kalkardım. Tatillerde bile kurulmuş saat gibi aynı saatte kalkar, bütün evi de uyandırırdım. Sebep belliydi: çabuk kahvaltı yapıp sokağa dökülelim arkadaşlarımla,  O'nu daha fazla göreyim. Aslında her gün görüyordum. Sonuçta iki ev yanımızda oturuyordu. Evinin camında göremezsem de mutlaka her gün şekerli sakız aldığım bakkalda görürdüm cam güzelimi. O da severdi şekerli sakızı. Onun için değerdi her sabahın köründe uyanmak. Bütün gün boyunca birlikte oyunlar oynardık. Ne oyunlar ama? Şimdilerde var mıdır bilmem ama o zamanlar evcilik çok meşhurdu. Anne ve babayı tahmin edebiliyorsunuz sanırım. Yanaklarım hemen kızarırdı. Elim ayağıma dolaşırdı. Ben onun gibi iyi rol yapamazdım. Belki de rol değil gerçek olsun istediğimdendir. Rol icabı olsun diye her gün özenli giyinirdim. Babam sağ olsun o ay işler iyi giderse (esnaflık malum) oyuncak değil elbise aldırırdım o küçük yaşımda. Oyuncağa ne gerek vardı ki. Bütün gün evcilik oynuyorduk zaten, hangi oyuncak bunun verdiği mutluluğu verebilirdi ki. Ayrıca sokakta oyuncağı olan tek insan O idi sanırım. Durumları iyiydi. Biz çocukluğumuzu bitirene kadar böyle devam etti. Yaş büyüdükçe bütün günü sokakta evcilikle geçirmez olduk. Kırlara, ormanlara piknik yapmaya gittik. Gezdik mahalle mahalle. Hiç görüşmediğimiz oluyor muydu? Şu an hatırlayamıyorum, sanırım yoktu. Peki ben ona küçücük kalbimi senin aşkınla doldurdum ve büyüttüm diyebildim mi hiç? Hayır. Yanaklarıma güvendim sanırım. Nedendir bilmem hep sustum, belki de kaybetmekten korktum. Nitekim de öyle oldu. Esnaf işi belli olmuyor işte. Ters gidince her şey, taşındık. Kaç gün ağladım bilmiyorum. Her gün o sokağın başına gelip, duvara yaslanıp sokak boyunca dalıp dalıp giderdim. Gözlerim onu arardı hep. arasa ne olur? Bir şey diyebildim mi sanki? Nasıl diyecektim ki artık? Aramızda bir uçurum vardı, kavuşmanın tek yolu ise paradan bir köprü. Ben de hep sakladım. Bir gün yaslandığım o duvarda beni görür umuduyla, her gün gide gele yolu aşındırdım. Yıllar yılı konuşamadan, karşısına çıkamadan uzaktan izledim onu. Gelin arabasına bile arkadan baktım. O kadar korkak mıydım? Korkumun ve sevgimin sayesinde o zamanın çok satan edebiyat dergilerinin birinde şair olarak işe başladım. Hiç aklımdan çıkmadığından her an bir şiir yazabiliyordum ve güzel oluyorlardı. Her şiirimi ona adadım. Her şiirimde onunla hayat kurdum. Yalan söyledim kendime. Yalandı çünkü insan yapamadıkları ve olmasını istedikleri şeyler için yalan söylerler. Ben de bu kurala uydum. Bu yaşıma kadar her gün onun arkasından baktım. Şiirler yarıda kalmasın diye tabii ki. Bir gün göremedim onu. Aklıma neler geldiğini kelimelere dökemem. Dedim ki: "Gitti ilham perim." ve o gün de son şiirimi dergide yayınlayıp emekli oldum. Artık şiir kitabımı okuyordum evimde. Her şiir bir anıyı, bir arzuyu hatırlatıp yüzümü güldürürdü. Her şiirde onun gözleri... Pişmanlık duyardım bir kere söyleyemedim diye. Oysa ki o da bana derin derin bakardı. Artık "acaba" diye düşünüyordum. Eski bir dosttan aldığım haberse pişmanlıktan ölmeme neden olacaktı. Son nefesinde adımı söyleyecek kadar sevdiysen niye bir kere bile bana söylemedin. Ama kızmıyorum, ben de aynı hatayı yaptım diye. Sen de mi kaybetmekten korktun?  Ya da uzaktan sevmek en güzeli miydi? Çocukluk aşkı deyip geçmeye çalıştık belki de. Tekrar yazmaya başladım şimdi. Artık şiirlerimde çocukluk aşkım değil, ebedi aşkımsın cam güzelim.

1 yorum:

Keşke herkes zamanında sevdiğini söyleyebilecek kadar cesaretli olsa...

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazın gönderin, hakaret içermediği takdirde en kısa sürede yayınlayacağız. Anlayışınız için teşekkürler :)